Beslenme ve yeme sorunları gelişimi normal olan bebek ve çocuklarda %25-45, gelişiminde gerilik olan bebek ve çocuklarda %80 oranında gözlenmektedir. Beslenme ve yeme sorunları genellikle 6 ay ve 4 yaş arasında başlangıç gösterir.
Klinikte beslenme ve yeme sorunları şu şekilde karşımıza çıkar;
- Beslenme ve yeme becerilerinin gelişmemesi
- Bazı gıda maddelerinin ya da sıvı gıdaların alımında zorluk
- Belirli tat , duyusal faktörleri oluşturan besinlere karşı isteksizlik
- İştahsızlık
- Yeme davranışlarını kendini uyarma, kendini yatıştırmaya yönelik kullanma
PİKA
Genellikle 2-3 yaşlarında görülen en az 1 ay süreyle , sürekli olarak besleyici değeri olmayan ve besin olmayan maddeleri yeme ile karakterize bir bozukluktur. Kişinin yeme davranışı gelişimsel düzeyi ile uyumlu olmamakla birlikte, kültürel dayanağı bulunmamaktadır ve toplumsal olarak kabul edilmemektedir.
Toprak , kil, boya,sıva, ip, kumaş, saç, hayvan dışkısı, böcek ,taş tipik maddelerdir. Yenilen maddenin ne olduğuna ve gelişen komplikasyonlara göre klinik farklılaşmakta ve bir çok tıbbi sorun ortaya çıkabilmektedir. Zehirlenme, bağırsak tıkanmaları gibi komplikasyonlar gelişebilir, bazı olgular ölümle sonuçlanır. PİKA ‘da kurşun zehirlenmesi sıktır. Kurşun zehirlenmesine bağlı baş ağrısı başta olmak üzere nörolojik belirtiler, irritabilite, kabızlık, ishal, karın ağrısı, kusma gibi belirtiler görülür. Hastada anemiye işaret eden semptomlar ve PİKA oluşumuna zemin hazırlayabilecek diğer tıbbi durumlar sorgulanmalıdır. Tedavi sürecinde davranışçı girişimler ön plandadır. Hayatı tehdit edici PİKA davranışları varsa öncelikle bu davranışların ortadan kaldırılması hedeflenmelidir. Aileye hastalığın doğası , kurşun zehirlenmesi dahil oluşabilecek komplikasyonlar anlatılmalıdır. PİKA davranışı ile ilişkili tetikleyicilerin azaltılması, PİKA ilişkili olmayan aktivitelere katılımın desteklenmesi sağlanmalıdır.
GERİ ÇIKARMA BOZUKLUĞU-RUMİNASYON BOZUKLUĞU
Kişide efor sarf etmeden sıklıkla, tekrarlayıcı, yeni sindirilmiş besinin ağza gelmesi söz konusudur. Mideden ağza gelen materyal tekrar çiğnenebilir ,tekrar yutulabilir veya tükürülebilir. Sık sık geri çıkarma, eşlik eden bir mide-bağırsak hastalığına ya da başka bir sağlık durumuna (örn. gastroözefageal reflü, pilor stenozu) bağlanamaz. Alışkanlığa bağlı bir davranış olarak kendini göstermektedir. Sıklıkla çocuğun stres ve kaygı deneyimlerinde yoğunluğu artar. Ruminasyon genellikle yemeklerin içeriğinden bağımsız olarak ve hemen hemen her yemekten sonra gerçekleşir. Efor yoktur, kusma eğilimi veya yiyeceklerden iğrenme bulunmamaktadır.Küçük yaş çocuklarda genellikle kendiliğinden gerileme eğilimi gösterir. Tedavide davranışçı tedaviler ön plandadır. Uygulanabilecek yaştaki çocuklara diyafram egzersizleri öğretilir. Diyafram egzersizleri ile %20-66 oranında iyileşme gösterilmiştir. Yemeklerden sonra 15 dk boyunca ve ruminasyon belirtisi kalmayana dek dakikada 6-8 derin nefes alıp verme önerilir.( Dik oturur pozisyonda bir el karın üzerinde iken diğer el göğüs üzerinde konumandırılır. Göğüs üzerindeki elin hareket etmemesi hedeflenirken, karın üzerindeki elin nefes alırken içeriye doğru, nefes verirken dışarıya doğru hareket etmesi sağlanır.)
KAÇINGAN /KISITLI YİYECEK ALIMI BOZUKLUĞU
DSM-5’de yeni bir tanı kategorisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bozukluk tek tek veya birlikte görülebilecek üç şekilde ortaya çıkmaktadır:
- Et, sebze veya meyve gibi kokusu kıvamı veya tadı nedeniyle hoşnutsuzluk yaratan bazı yiyeceklere duyusal hassasiyeti olan kişilerde , bazı özel yiyecekleri yemeden kaçınma gözlenebilmektedir.
- Bazı kişiler iştahlarının az olması veya yemeye karşı ilgilerinin olmamasından dolayı çok az yiyebilmektedir.
- Bazı kişiler boğulma, kusma veya başka bir gastrointestinal stres nedeniyle yaşadıkları travma deneyimi nedeniyle yemekten kaçınabilmektedir.
DSM-5 TANI KRİTERLERİ
- Aşağıdakilerden birinin (ya da daha çoğunun) eşlik ettiği, uygun beslenme ve/ya da erke (enerji) gereğinin sürekli karşılanamaması ile kendini gösteren bir yeme ya da beslen me bozukluğu (örn. yemeye ya da yiye ceklere karşı açıkça ilgi göstermeme; yiyeceklerin duyusal özelliklerinden kaçınma; yemek yemenin tiksindirici sonuçlarıyla ilgili olarak kaygı duyma).
- Belirgin bir kilo kaybı (ya da çocuklarda beklenen kilo alimim sağlaya- mama ya da büyümenin duraklaması).
- Belirgin bir beslenme eksikliği.
- Enteral (tüp yardımıyla) beslenmeye ya da ağızdan besin destekçilerine bağlı kalma.
- Ruhsal-toplumsal işlevselliğin belirgin olarak düşmesi.
- Bu bozukluk, ulaşılabilir yiyecek olmaması ya da kültürel olarak onaylanan bir uygulama ile daha iyi açıklanamaz.
- Bu yeme bozukluğu, yalnızca anoreksiya nervoza ya da bulimiya nervo- zanın gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve kişinin vücut ağırlığını ya da biçimini nasıl algıladığıyla ilgili bir bozukluk olduğuna ilişkin bir kanıt yoktur.
- Bu yeme bozukluğu, eşzamanlı bir sağlık durumuna bağlanamaz ya da başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz. Bu yeme bozukluğu, başka bir durum ya da bozukluk bağlamında ortaya çıkarsa; söz konusu durum ya da bozukluğun yol açabileceğinden daha ağır olur ve klinik açıdan ayrıca ele almayı gerektirir.
Malnutrisyon, pubertede gecikme, elektrolit dengesizliği , adet düzensizliği, kardiyak sorunlar ,karın ağrısı, baş dönmesi gibi pek çok farklı klinik görünümlerde karşımıza çıkabilir. Anoreksiya nevroza ile benzerlik göstermekle birlikte kilo almaktan korkmama ve beden algısı ile ilgili kaygıların olmaması nedeniyle anoreksiya nervozadan ayrılır.
Tedavide multidisipliner bir yaklaşım gerekir. Küçük yaş çocuklarda ” Aile Temelli Tedavi” uygulanması önerilmektedir. Ergenlerde BDT uygulamaları yarar sağlamaktadır. Kaygı ve
korku ön planda ise bilişsel müdaheleler, duyusal nedenli seçicilik ve yemeğe karşı ilgisizlik ön planda ise davranışsal müdaheleler ön plana çıkar.
KAYNAKÇA
*ÇOCUK VE ERGEN PSİKOTERAPİSİ GÜNCEL YAKLAŞIMLAR VE TEMEL KAVRAMLAR ,AKADEMİSYEN KİTAPEVİ *DSM-5 TANI ÖLÇÜTLERİ EL KİTABI
*ÇOCUK PSİKOTERAPİSİ, GİRİŞ NİTELİĞİNDE UYGULAMALI BİR REHBER