Aliye, 36 yaşında,
36 yaşında kadın hasta , 21. gebelik haftasında bebeğini dünyaya getirmek istemediği için yoğun suçluluk hissi ile tarafıma başvurdu. Doğum sürecini ve sonrasını düşündüğünde çarpıntı, terleme, baş dönmesi, bulantı, kusma, yüzünde uyuşma yaşıyor, “bebek çirkin doğacak , yüzü aklıma geldiği zaman yerimde duramıyorum” şeklinde ifade ediyordu.
Yıllarca bir gün bebeği olursa çirkin olacağına inanmış , bu nedenle 35 yaşına kadar evlenmemişti. Öyküsünde erkek olan ikizinin ölü doğduğunu, annesine bebeği göstermediklerini, anneannesinin ise annesini teselli etmek adına “ kız ölseydi daha çok üzülürdük, en azından çirkin olan öldü.” dediği öğrenildi. Aliye Hanım’ın annesi çok kez düşük yapmıştı, bu nedenle Aliye Hanım’ın başka kardeşi yoktu.
Çocukluğunun annesini hep mutsuz hatırlayan Aliye Hanım; 4 yaşında iken anneannesinin yanına gönderilmiş,7 yaşına kadar tatiller dışında anneanne ve dede ile yaşamıştı. Yıllar sonra ise o dönemde annesinin depresyon nedeni ile hastaneye yatırıldığını ve şok tedavisi aldığını öğrendi.7 yaşından sonra onun için hayat daha da zor olmaya başlamıştı. Anneannesini özlüyordu.
Babası “güzel kızım” diye seslendiği zamanlarda huzursuzluk yaşıyor, ağlıyor , odasına kapanıyordu. Babasının bu söylemi ona çirkin olduğu için öldüğüne inandığı erkek kardeşini anımsatıyor, güzel olduğu için yaşadığını, bir gün güzelliğini kaybederse öleceğini düşündürüyordu. Ayrıca görüşme esnasında sanki tüm kardeşlerinin ölümünden kendi sorumluymuşçasına suçluluk yaşıyordu. Üstelik anne ve babasının tek kızı olan Aliye Hanım annesini ve babasını mutlu edemediği için anneannesinin yanına gönderildiğine inanmıştı.
Alınan öykü ile Aliye Hanım’ın çirkin bebek doğurma fobisinin kökenleri anlaşılmış ve kısa süreli dinamik psikoterapi ile tedavi uygulanmıştır. Devam eden süreçte Aliye Hanım’ın doğumu sağlıklı bir şekilde gerçekleşmiştir.