Somatik belirti ve somatizasyon herhangi bir organik neden ile açıklanamayan bedensel yakınmalardır. Hastalığın temelinde, biyolojik ve fizyolojik bir neden olmaksızın görülen ve rahatsızlık veren fiziksel yakınmalar yer alır.
Aileleri refakatinde acil servislere başvuran gençlerin %20’sinde başvuruların altında yatan sebepler psikososyal ve duygusal nedenler olarak değerlendirilmektedir. Çocuk ve ergenlerde somatizasyon yaygınlığı %1 olarak tespit edilmiştir. Yaşları 12-16 arasında değişen gençlerde somatizasyon bozukluğu sıklığı kızlarda %11, erkeklerde %4 saptanmıştır.
ETYOLOJİ
-Nörofizyoloji: Olumsuz yaşam olaylarının ve psikososyal faktörlerin etkisi ile acı-ağrı reseptörlerinde aşırı duyarlılık meydana gelir ve bu reseptörler aracılığı ile periferden beyine ulaşan aşırı duyarlı girdiyi beyin beklentiler ve tahminler doğrultusunda hatalı yorumlar. Bu yanlış çıkarım neticesinde yoğun bedensel duyumsamalar ve ağrılar hissedilmektedir.Son yıllarda somatik bedensel belirtilerin bir tür algı bozukluğu olduğu üzerinde durulmaktadır.
-Bağlanma
Çocuk 1,5 yaşında iken anne ya da bakım verinin duyarlılığı ne kadar düşük ise, 5 yaşına geldiğinde çocukta görülen somatik yakınmalar o denli fazla olmaktadır.Güvensiz bağlanma geliştiren çocuklarda erişkinlik döneminde de somatik belirtiler daha sık görülmektedir. Olumsuz çocukluk dönemi yaşam olayları bağlanma biçimlerini etkileyerek dolaylı bir şekilde somatik belirtilere neden olur.
-Aile içi sosyal ilişkiler: Aile dinamikleri ile somatik yakınmalar ilişkilidir. Gençlerde görülen somatik yakınmalar varlığında aile dinamikleri mutlaka ele alınmalıdır.
-Aile bütünlüğünün bozulması: Ölüm boşanma gibi nedenlerle aile yapısının bozulması ergenlik dönemindeki somatik yakınmalarla ilişkili bulunmuştur. Ebeveynler ile çocuk arasındaki zayıf ve yetersiz ilişkilerde çocuk duygularını açığa vurmaktan kaçınarak somatizasyona başvuracaktır.
Klinik Görünüm
Karın ağrısı okul çağı çocuklarında yaygındır. Bu yakınma depresif belirtiler, anksiyete belirtileri, panik atak belirtileri, okul devamsızlığı, ebeveyn işlevsizliği, düşük yaşam kalitesi ile birliktelik göstermektedir. Öyküde yakın zamanda ayrılık, kayıp, sınav kaygısı, sınav başarısızlığı, şiddet varlığı araştırılmalıdır. Organik bir nedene bağlanamayan bedensel bir yakınma altta yatan psikolojik bir sorunun habercisi olabilir. Savunma mekanizması ile bilinçdışına itilen duygu ve dürtüler bedene hapsedilerek kişiyi, baş edemediği ruhsal acıya karşı geçici olarak korur. Çocuğun kendini ifade etme becerisi zayıf ise kaygılı bir yapıya sahipse, algılanan bir tehdit karşısında artmış bedensel farkındalığının ve duyarlılığının olması, stresle baş etme becerisinin zayıf olması gibi durumlar var olan sıkıntının so matize edilmesine neden olur.
Tedavi yaklaşım planı multidisipliner olmalıdır. Organik inceleme ve değerlendirmeler, bireysel terapi, bilişsel davranışçı terapi, oyun terapisi, ergoterapi, aile terapisi, ek hastalıkların tedavisi, yapılandırılmış fiziksel egzersiz aktiviteleri ve programları uygulanır.
HASTALIK KAYGISI BOZUKLUĞU
Kişi ağır bir hastalığı olduğunu ya da olacağını düşünmekten kendini alıkoyamaz. Bedensel belirti ya yoktur ya da varsa bile ağır değildir. Ek bir hastalık varlığında ise bu konuda düşünüp durma açıkça aşırı bir düzeyde ya da mevcut durum ile orantısızdır. Çocuk ve ergenlerde nadir görülen bir hastalıktır. Yapılan bazı çalışmalarda ise yaşamın erken dönemlerinde de sağlıkla ilgili kaygıların görüldüğü gösterilmiştir.
Hastalık kaygısı olan bazı kişiler çok sayıda sağlık kurumuna başvurular. Negatif değerlendirmelerden memnun kalmazlar. Sık sık doktorlarını değiştirirler. Bir grup ise hastaneye ya da doktora gitmekten kaçınırlar. Yapılan tetkikler neticesinde kötü bir hastalıklarının (kanser gibi) ortaya çıkacağı ile ilgili yoğun kaygı yaşarlar.
Tedavi sürecinde multidisipliner yaklaşım önemlidir. Ek tıbbi hastalık varlığında sürecin dikkatli takip edilmesi gerekir. Hastanın semptomları ve baş etme yolları gözden geçirilmelidir. BDT tedavi seçenekleri arasındadır.
KONVERSİYON BOZUKLUĞU
Psikolojik etkenlerin neden olduğu hareket, duyu ve nörovejetatif sistem organlarında tıbbi bir temele dayanmayan işlevsellikte değişme ya da kayıplarla giden bir bozukluktur. Ülkemizde çocuk ergen psikiyatri polikliniklerine başvurularda %2-3.3 sıklığında görüldüğü bildirilmiştir.
Konversiyon Bozukluğuna neden olabilecek psikososyal etkenler;
- Kaygılı mizaç
- Problem çözme becerilerinde yetersizlik
- Borderline zihinsel örgütlenme
- Ruhsal ve bedensel hastalıklar
- Aşırı eleştirel ebeveynler
- Ebeveynlerde ruhsal ve bedensel hastalıklar
- Akranları ile sorun yaşama-akran zorbalığına uğrama
- Akademik güçlükler-eleştirel sert öğretmen
- İstismara uğrama
- Ebeveynlerin çocukları ile yetersiz iletişimi
DSM-5 TANI KRİTERLERİ
- Bir ya da birden çok, istemli devinsel (motor) ya da duyusal işlev değişikliği ile ilgili belirti.
- Klinik bulgular, söz konusu belirti ile bilinen nöroloji ya da genel tıp durumları arasında bağdaşmazlık ve uyuşmazlık olduğuna ilişkin kanıtlar sağlar.
- Bu belirti ya da eksiklik başka bir sağlık durumu ya da ruhsal durumla daha iyi açıklanamaz.
- Bu belirti ya da eksiklik, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur ya da sağlık açısından değerlendirilmeyi gerektirir.
Çocuklarda ve ergenlerde en sık motor kayıplar (anormal yürüyüş, paralizi gibi) ve psödonöbetler görülmektedir. Ek bir tıbbi hastalık görülebilir, özellikle nörolojik hastalıkların dışlanması gerekir. Epilepsi ve psödonöbet birlikteliği %5-20 arasındadır. Psödonöbette hasta genellikle çevrenin farkındadır, tepki vermez, gözlerini açmaya dirençlidir. Genellikle bir stresör faktör ile ilişkilidir. Genelde hastanın güvende olduğu ortamlarda görülür ve hasta kendini koruma eğilimindedir.
Klinik seyir değişkendir. Mental Retardasyon ,düşük eğitim seviyesi, düşük sosyoekonomik düzey, kırsalda yaşıyor olmak, ek hastalık, birden çok belirti varlığı, aile içinde yoğun çatışmanın olması kötü prognoz göstergeleridir.
Tedavi sürecinde çocukların ve ergenlerin günlük aktivitelerine bir an evvel dönmeleri ve sağlıklı davranışın olumlu pekiştirilmesi önerilmektedir. Bedensel belirtiler çoğunlukla duygularını anlamlandırmakta güçlük yaşayan kişilerde iletişim aracı haline gelir. İkincil kazançların varlığı hastalığın sürdürülmesinde önemli yet tutar. Ruhsal süreçlerle fiziksel belirtilerin ilişkisi hakkında hasta ve aile bilinçlendirilmeli, aile içindeki sorunlu ilişki alanları yeniden yapılandırılmalı, sorunlara gerçekçi çözümler bulunmalı ve ikinicil kazançların azaltılması sağlanmalıdır.
KAYNAKÇA
*ÇOCUK VE ERGEN PSİKOTERAPİSİ GÜNCEL YAKLAŞIMLAR VE TEMEL KAVRAMLAR ,AKADEMİSYEN KİTAPEVİ *DSM-5 TANI ÖLÇÜTLERİ EL KİTABI